22 Haziran 2017 Perşembe

Eğer Benimle Olsaydı – Laura Nowlin | Kitap Yorumu


  Bu kitap benim için tam bir hayal kırıklığıydı.  Bakın ben gerçekten romantik dram okumayı severim ama insanı okurken böylesi kanser edenler hariç. Duygusal bir şeyler okumak istediğim bir dönemde karşıma çıktı. Kabul edelim kitabın adı ilgi çekici : Eğer Benimle Olsaydı. Demek ki birlikte olamamışlar. Zaten şu sıralar mutlu son okuyorum, biraz farklılık olsun.  Sonra kapağa bakıyorum kapaktaki kızın bir ruhu var. Tamam dedim kendime. Sıradaki kitabın bu! Peki sonra ne mi oldu?
Kayıp saatlerimi bana geri verin. Gerçekten bu mudur yani dedim. Üstelik hem yazarın üslubu kötü, hem de çeviri kötü. Mesela Collen Hoover yazsa bu konuyu, tadından yenmezdi. Sanırım ilk defa bir kitap için başka birinin yazmasını istedim.  Çeviri kısmını kötü bulmama neden olan ise çok fazla Türkçeleştirildiğini düşünmemdi. Yani o kadar belli ki okuduğum cümlenin bizim kültürümüze uyarlandığı... Çeviri bir kitap okuduğumu hissetmek istemezdim.
  Autumn ve Finny'nin anneleri çok yakın arkadaşlardır. Bu yüzden ikisi küçüklüklerinden beri birbirleriyle arkadaştır. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez. Lisenin başında iletişimi keserler. Lisenin iki zıt grubuna dahil olurlar. İkisi de sevgili bulur falan ama içten içe hala birbirlerini seviyorlar falan...Konu klişe. Sonu zaten başından hatta kitabın adından belli olduğu için açıkça konuşacağım. Herkes finalde Finny için üzülüyor ama kabul edelim Finny ölmese bu kitabı farklı kılacak hiçbir özelliği yok. Bence yazarda bunun farkında. Yorumumu içimden geldiği gibi düzenlemeden yazacağım. Kusura bakmayın öyle kitaba böyle yorum!

  Herkes kendi ağzından okuduğu karakteri sevmek ister ama ben Autumn'u sevemedim. Koca kitapta bir tane sevdiğim karakter var o da Finny'di . Autumn cidden çok vasat bir karakterdi. Yani senin şimdi çocukla o kadar tanışıklığın var insan görünce bir selam vermez mi? Tanımıyormuş gibi davranmak ne? Tabi kızımızın bir de lise grubu var ama yok böyle bir ergenlik. O kadar sığ düşüncelere sahipler ki anlatamam. Hani okurken delircektim. Hele bir de erkek arkadaşı Jamie'yle öyle mıç mıç bir ilişkileri var ki kusacaktım. “Evimin kadını çocuklarımın anası olacaksın.” kafasında 4 sene çık, sonra kitabın kurgusuna göre Finny'e kayması gerekecek ya saçma bir sebepten ayrıl. Ama katiyen kızımız da sorun olamaz. Karşı taraf kötü bir şey yapmalı ki okuyucu kızımızdan soğumasın. Çünkü Jamie ile Finny'yi aynı anda seven o değildi(!). Sorsan Finny'siz yaşayamaz ama Jamie'siz kahrolur. Sonra okuyucunun kafası karışınca da imdada yetişen o cümle: Jamie'yi de seviyorum ama Finny'e aşığım. Aaaaa öyle mi haklısın hı hı!

  Keşke bu konu lisede geçmeseydi diyorum ama belki o bile kurtaramazdı kitabı. Sonuç olarak bu kitabı tavsiye etmem. Yok efendim ben çerez kitap okumak istiyorum diyorsan bile git başka çerez kitaplar oku. Memlekette kitap mı kalmadı!

Beni İnstagram'da da takip etmek isterseniz şuraya tıklayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder