“ Buna karşın sen iyiydin. ”dedim. “Yataktan çıkıyordun.
Onsuz kendine bir hayat kurdun.” Büyükannem başını hafifçe iki yana salladı.
“Biri olmadan yaşayabiliyor olman bunu istediğin anlamına gelmez.” dedi
Finaller kapıdayken, ders çalışmam gerekirken akşamları kafa
dağıtmak için okunacak kitap arıyordum. Ne okusam diye kara kara düşünürken
uzun zamandır listemde olan After I Do'ya bizdeki adıyla Evet Dedikten Sonra’ya
başladım. Yazarla tanışmam Sonsuza Dek Ayrı ile olmuştu ve o kitabı o kadar çok
beğenmiştim ki haliyle bu kitapta beklentim tavandı. Peki beklentilerimi
karşılayabildi mi? Cevabını birazdan vereceğim.
Lauren ve Ryan 11 senedir birlikte olan ve altı senedir evli
olan bir çiftimizdir. Zamanla ilişkilerinin boyutu değişmiş, sürekli kavga
etmeye, anlaşamamaya ve birbirlerine katlanamamaya başlamışlardır. Evliliklerini
kurtarmak adına son bir şans için 1 sene ayrılmaya karar verirler. Bu bir
senenin sonunda duruma göre ya evli kalacaklar ya da boşanacaklardır. Açıkçası
ben konuyu oldukça değişik buldum. Şu “ayrılık denemesini” yazarın bizlere
nasıl aktaracağını merak ederek ilk 100 sayfayı bir oturuşta okudum. Geçmişi
hatırladıkları kısmı okumak çok daha zevkliydi. Kavgaları günlük hayattaki
basit bir meseleden çıkması çok komiğime gidiyordu. Tabi sonra önemsiz şeyler dağ gibi büyüyordu.
Hangimiz ailemizde böyle kavgalar yaşamıyoruz ki? Bir nevi kendi saçma
kavgalarımıza ayna tuttu.
Goodreadste kitapla ilgili bir yorum okudum ve şöyle
yazıyordu:” Bu bir çiftin değil, Lauren'in hikayesi.” Sonunda benim gibi
düşünen birini bulduğum için sevindim. Bu ayrılık denemesi süresi boyunca
Ryan'ın yokluğu beni rahatsız etti. Keşke Ryan'ın bakış açısından da
okuyabilseydik. Yazar bunu Ryan'ın taslak e-postalarıyla gidermeye çalışmış ama
kesinlikle yeterli değildi. Bir e-postadan daha fazlasını okumaya ihtiyacım
vardı. Lauren'in ailesini okumaktan bir süre sonra sıkıldım. Yapılmak istenen
aslında belli. Lauren'in her aile üyesi farklı ilişki çeşitleri yaşayan insanları
temsil ediyordu. Böylelikle farklı bakış açıları gözlemlemiş olacak-tık. Ama o
aile kısımları bana göre çok sıkıcıydı. Yani banane Rachel'ın pastane açma
serüveninden, Charlie'nin baba olmasından, orta yaşlı annesinin ilişkide ne aradığından!
Ben bu kitabı Ryan ve Lauren'in hikayesi için yani baş karakterler için okudum,
çok fazla ön plana çıkarılmış yan karakterler için değil!
Okumamı baltalayan
bir başka durum daha vardı. O da kitaptaki yaşam şekilleriyle çok aykırı
düşüncelere sahip olmam, bir çeşit kültür çatışması yaşamamdı. (spoiler
olabilir)Ayrılık denemesi sürecinde her iki çiftin de bana göre birbirinin
yüzüne bakamayacak şeyler yapıp sonra tüm bunlar önemsizmiş gibi bir tavır
takınması bana çok tersti. Sonra da birbirine çok aşık gibi davranmıyorlar mı
çıldırasım geliyor. Bu kitaptaki aile olma, evlilik yürütme algılarıyla
benimkiler çok farklı. Sadece aklı başında bir büyükanne vardı, azcık onun
sözünü dinleselerdi keşke.
Tüm bunlar bir kenara bu kadının yazma stilini beğeniyorum.
Bazı cümleleri falan çok dokunuyor. Üstteki sorunun cevabına gelecek olursak da
malesef beklentilerimi karşılayamadı. Ancak yazardan okumaya devam edeceğim. After
I Do'yu çok beğenmesem bile Taylor Jenkins Reid'i ve yazılarını seviyorum.
Not: Yazara ait
kitaplar keşke orjinal kapakları ile çıksa daha hoş duruyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder