Şu an ne yazacağımı bilemiyorum. Çünkü Kırmızı Pazartesi
beni resmen afallattı. Kitabın arka kapağının tamamını okumadan başlamıştım
okumaya. Sanırım bir yerde bir cümleyi okumamla kafama dank etti. Yazar kitabı
kendi cümleleriyle anlatıyor. Aslında anlatıcı karakter yazarından bizzat
kendisi desem daha doğru olacaktır. Yazar kasabasında yaşanmış bir cinayeti
kendi araştırmaları sonucu bir roman haline getirmiş. Bunu fark etmemle daha
bir merakla okumaya devam ettim.
Kitabı anlatan çok klasik ama bir o kadar öz bir cümle var: İşleneceğini
herkesin bildiği bir cinayetin öyküsü. Nasıl böyle bir şey olmuş bir türlü
aklım almıyor. Kurgusal bir roman olsa hadi diyeceğim ki kitap işte olur. Ancak
gerçekten de böyle bir şey nasıl olmuş , okudukça insan hayrete düşüyor. Resmen
bütün dünya Santiago Nasar'ın ölmesi için bir olup iş birliği yapmış gibi
geliyor. İster tesadüf deyin, ister umursamamazlık, isterse basiret bağlanması...
Aslında biraz da kader. Tabiki keşke
insanlar üzerlerine düşeni yerine getirselerdi. Üstelik Santiago Nasar'ın
ölümüne sebep olan namus cinayetinin suçlusu olduğuna dair tek bir kanıt bile
yok. Bizim oralarda “Ne şehit oldu ne gazi b.k yoluma gitti Niyazi” diye bir
söz vardır bilmem bilir misiniz? Sanırım bana en çok dokunan da annesinin
kapıyı katillere kapıyı kapatmak isterken bilmeden oğlunun üzerine kapatması
oldu. O kapı açılsa belki Santiago içeri girecek ve hala yaşamak için bir şansı
olacaktı.
Kitabın sondan
başlayıp başa dönmesi çok hoşuma gitti. Olayları böyle ters sıralamayla yazılan
kitaplara bayılırım. Bana hep çok daha büyüleyici bir yazım tarzı gibi gelmiştir.
Şunu da belirtmek de fayda görüyorum: Yazar bu kitap sayesinde Nobel Edebiyat
ödülüne layık görülmüş. Açıkçası yazarın daha önce hiçbir kitabını okumadığım
için zorlanacağımı sanıyordum ama öyle olmadı. Sadece çok fazla isim geçmesi
sebebiyle bazen kişileri karıştırdım. Ancak daha sonra internetten karakterlere
bakıp karışıklıkları giderdim. Gabriel
Garcia Marquez'le ilk kez bu kitap sayesinde tanışmış oldum. Diğer kitaplarını
da çok merak ediyorum. Kırımızı Pazartesi'yle sadece şöyle bir kapı aralamış oldum.
Bakalım kapının ardında beni neler bekliyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder