Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı - Mark Manson | Kitap Yorumu

  Şu sıralar çok satanlarda olan bir kişisel gelişim kitabı olan Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı'nı mutlaka görmüşsünüzdür. Beni kitabı okumaya cezbeden ise gerekli gereksiz çoğu şeyi kafama takmamdı. Ki ben bir şeyi takmasam bile çevremde kafasına bir şeyi takan insanlar yüzünden darlandığım çok oluyor.  "Takma kafaya ya boşver" gibi klişelemiş tavsiyelerin de bir şeye yaramadığı malum. Belki kitabın bir faydası dokunur diyerek okumaya başladım. Ancak içten içe kitaba bir önyargıyla başladığım ve küçümsediğim doğrudur. Çünkü bu kitap bana ne diyecek, hangi sihirli cümleyi fısıldayacak da mucizevi bir şekilde kafaya takmayacağım ki şeklinde düşünüyordum.

"Daha pozitif bir deneyimi arzu etmenin kendisi negatif bir deneyimdir. Ve paradoksal olarak, insanın negatif deneyimini kabul etmesinin kendisi pozitif bir deneyimdir."

  Kitabın ilk bölümünü okuduktan sonra ise önyargılarım kırılmaya başladı. Bence kitabın en iyi kısmı da o ilk bölümüydü. Neyse yazar diyor ki "Kafaya takmamak diye bir şey yok. Hayat kötü. Başımıza mutlaka kötü şeyler gelecek. Bunu bir kabullen. O zaman kafaya taktıklarını seçmek de senin elinde." Aslında bu benim bilmediğim bir şey değil. Hatta kitapta yazan önerilerin çoğunu ben kendi kendime keşfetmişim. Bazen bir paragrafta "Aaaa bu benim kafaya takmama taktiğim." diye şaşırdığım oluyordu. Yine de bu bildiğim yöntemleri, düşünce yapılarını başka birinin ağzından okumak insana olumlu bir etkide bulunuyor. Bazen ise "Neden hiç bu açıdan düşünmemişim ki?" diyerek yeni bakış açıları kazandım. 

"Hakikat şu ki kişisel sorun diye bir şey yoktur. Sizin bir sorununuz varsa, yüzde milyon birileri de geçmişte aynı soruna sahip olmuştur, şu anda aynı sorundan mustariptir ya da gelecekte aynı sorundan çekecektir. Hem de muhtemelen sizin de tanıdığınız kişiler. Bu sorunu azaltmaz ya da acıtmayacağı anlamına gelmez. Bazı durumlarda kurban olmanızın meşru olmadığı anlamına gelmez. Sadece sizin özel olmadığınız anlamına gelir."

 Çok fazla kişisel gelişim kitapları okuyan biri değilim. Bu yüzden belki iyi bir karşılaştırma yapamayabilirim. Ancak şunu net olarak söyleyebilirim ki ben kitabı gerçekten beğendim. Samimi bir dili vardı, bir yabancıya dertleşiyor gibi hissettim. Anlatmaya çalıştığı bir olayı yerinde kullandığı  gerçek hayat hikayeleriyle desteklemesi de hoştu. Burada önemli olan nokta kitaptan size sihirli bir değnek dokundurmasını beklememeniz. Çünkü öyle bir şey yok. Neden böyle bir şeyin olmadığını da kitap çok iyi anlatıyor. Aslında kitaptan yola çıkarak üstünde konuşulacak o kadar konu var ki ama inanın o zaman bu yazı bitmez. Bence kitaba bir şans verebilirsiniz.