5 Nisan 2016 Salı

İlik-Tarryn Fisher || Kitap Yorumu

İlik Kitap Yorumu

Bone 'da bir ev...
Evde bir kız…
Kızda bir gizem…
Margo diğer kızlara benzemiyor. Bone denilen izbe bir mahallede, lanetli bir evde onunla iki yılı aşkın bir süredir konuşmayan lanetli annesiyle yaşıyor. Günlerini kendini görünmez hissederek geçiriyor. Ancak tekerlekli sandalyedeki komşusu Judah Grant'le arkadaşlık etmeye başlayınca işler değişiyor. Mahalleden tanıdıkları yedi yaşındaki Neveah Anthony kaybolunca Judah bu olayı çözmede Margo'ya yardımcı oluyor. Margo'nun öğrendikleri onu değiştirip hayata karşı yeni bir bakış açısı geliştirmesine sebep oluyor. Çocuk istismarcıları ve tecavüzcüleri bir bir hedef alarak kötü insanları bulup onları cezalandırmaya karar veriyor.Ancak kötüleri avlamak tehlikeli bir iş ve Margo kendi ruhu dahil her şeyi kaybetme riskiyle karşı karşıya…


Gençliğimizde yıkılıyoruz. Ardından da yıkıntıları, yetişkinliğimiz boyunca kefenimizde taşıyoruz.


  Yine Tarryn Fisher ve onun eşsiz kaleminden çıkmış bir kitapla daha karşınızdayım.İlik, klasik bir Tarryn romanı olmasının yanı sıra yazarın diğer kitaplarından daha farklı bir konuya eğilmiş. İlik, psikolojik gerilim türünde bir roman. Diyebilirsiniz ki Siyah Damar'da öyleydi ama orada romantizmle adım adım ilerleyen bir kurgu vardı.  Hemen söylemek istiyorum bu kitabın yazılma sebebinde çok güzel bir öz gizli. Yazar, bu özü son sözde belirtirken gözlerim doldu. O kadar anlamlı ki İlik'i yazma sebebi.

İnsanlar acıyla yaşayabilecek varlıklardır. Güçsüz olanlar acılarının onları yavaş yavaş, duygusal bir ölüme götürmesine izin verir. Güçlü insanlarsa o acıyı alır ve kullanır,Margo. Yakıt olarak...

  Margo, Bone denilen kötü bir yerde, Obur Ev adını verdiği korkutucu bir evde ona değer vermeyen bir anneyle yaşıyor. Şu bilgiden bile bu kızın normal biri olmayacağını anlayabilirsiniz. Yaşadığımız çevre ve aile yapısının bir insanın kişiliğini etkileyen en önemli unsur olduğuna inanıyorum. Nitekim öyle de zaten. Etrafımız bunu kanıtlayacak örneklerle dolu. Margo, bir gün küçük kız Neveah'ın bir cinayet sonucu ölmesinden sonra hayatı,adaleti ve yaşamakta olduğu iğrenç düzeni düşünüyor. Margo bunun peşi sıra karşılaştığı pek çok kötü olaydan sonra kendi adalet sistemini devreye sokuyor. Çocuk istirmacılarını,tecavüzcüleri,katilleri,insanların hayatlarını mahvedenleri kendi yöntemiyle cezalandırıyor. Yaptığı ne kadar doğru tartışılır, bu oldukça derin bir mevzu. Bana fikrimi sorarsanız kötü insanlar çoğu zaman yaptıklarının cezasını çekmiyor. Olan hayatlarını mahvettikleri insanlara oluyor. Aslında hak ettikleri cezayı legal yollardan çekmiyorlarsa birileri icabına baksa en azından ortalıkta ellerini kollarını sallaya sallaya gezemezler. Bu cezayı onlara ben veremem orası ayrı. Bazı insanlar daha gözü kara, ben onlardan değilim.

Judah, doğduğumuz yerin içimizde olduğunu,iliğimize işlediğini söylüyor. İnsanı dünyada istediğiniz yere götürün doğduğu yeri yanında taşır.

ilik kitap yorumu

  İlik,başımı döndürdü. Bitirdiğim halde hala kafamda soru işaretleri var. Ucu açık bırakılan yerler mi vardı yoksa ben mi anlayamadım onu da çözemedim. Pek yakında bu kitabı okuyacak arkadaşıma sormayı düşünüyorum o kısmı hatta. İtiraf etmeliyim ki aynı zamanda bu ucu açık kısım kitabı gözümde daha egzotik kıldı. 

Eğer söyledikleri doğruysa, dünyanın geri kalanı hissiz ve psikolojik rahatsızlıklardan muzdarip olan bizler, daha gelişkin doğalara sahibiz. Toplumun çürümesini görüyoruz, ahlaki değerlerin ve insani edebin ihmal edildiğini: okul katliamları, insanların birbirine karşı işlediği suçlar,kendimize karşı işlediğimiz suçlar; bizler tüm bunlara diğer insanlardan daha fazla tepki gösteriyoruz. Evet,diye düşünüyorum. Evet doğrusu bu.

  Kitabın o karanlık havasına uygun güzel bir dil kullanılmış. Cümleler çarpıcı yerlerden.Verilmek istenen mesaj için kitabın alt yapısı oldukça sağlam diyebiliriz. Kapak tasarımı bu kitabın ruhunu çok iyi yansıtıyor. Sayfa sayısı da ne çok fazla ne çok az. Ben 2 günde bitirebildim. Tavsiyem kitabı sindire sindire okumanız. Bazen bir paragrafı üç kere okuyup kafa patlattım. Felsefik ve psikolojik temelleri olan bir roman bu, çerezlik muameleyi hak etmiyor. Kitap bitince buhar olup uçmuşum gibi garip bir his içine girdim. Kitabı gerçekten beğenmeme rağmen yazarın diğer kitaplarıyla karşılaştırmamı isterseniz en sona koyarım. İyinin kötüsü derler ya o hesap. Okurken bazen o karanlık havanın zihnimde beni boğması pek fazla tercih edebileceğim bir şey değil.

İlik Kitap Yorumu


  Tarryn Fisher'la ilgili kitapta şöyle bir ifade geçiyor.''O insan doğasına aşık gerçek bir hayat zorbası.'' Tek cümleyle mükemmel anlatış diye buna derim. Hiç bir kitabında toz pembe hayatlar, kusursuz karakterler göremezsiniz. Arızalı tipleri yazar, acıyı yazar, hüznü  yazar. Şiirsel bir dille sanki o hisleri elinizle tutuyormuşçasına yazar. İşte bu yüzden yeri bende çok ayrı olacak bu yazarın. Aspendos Yayınları'nın yazarın güncel kitaplarını hiç bekletmeden çevirmelerine gerçekten çok memnunum. Bir sonraki kitabını da iple çekiyorum. İlik'te olan bir alıntıyla yazıma veda edeceğim. Bence bu alıntı yazarın kitaplarında yer verdiği hüznü neden tercih ettiğini anlatıyor. Bu alıntı romanda Margo'nun düşünceleriydi ki ben  yazarın kendi ruhunu bu karaktere yansıttığını düşünüyorum. Görüşmek üzere...

Hüzün insanın güvenebileceği bir duygu...Tüm diğer duygulardan güçlü...Mutluluk yanında gelgeç kalıyor; güven vermiyor. Yayılıyor, daha uzun sürüyor ve iyi hislerin yerini öyle ustaca alıyor ki kendinizi bir anda prangasında  bulana kadar değişimi hissetmiyorsunuz bile. Mutluluk için canımızı dişimize takıyoruz ve bu kaçamaklı hissi bir kere ele geçirince, kısa süre tutabiliyoruz; parmakların arasından akıveren su gibi akıp gidiyor. Ben suyu tutmak istemiyorum. Ele gelen, sağlam bir şey tutmak istiyorum. Anlayabildiğim bir şey....Hüznü anlayabiliyorum; bu yüzden ona güveniyorum. Hüznü hissetmemiz gerekiyor, mutluluğun kısa süreli laf kalabalığından korunmak için olsa bile... Bilip bileceğim şey karanlık; belki de işin sırrı onu şiire çevirmektir.











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder