29 Eylül 2017 Cuma

Delifişek – José Mauro de Vasconcelos | Kitap Yorumu


   Yıllar önce Şeker Portakalı'nı okuyup çok etkilenmiştim. Yakın zamanda tekrar okumak istediğimi fark etmiş ve bir kez daha okumuştum kitabı. Daha sonra devam kitaplarını neden okumuyorum diye düşünerek harekete geçtim. Ve diğer iki kitabı da temin ettim. Ve bugün Zeze'nin maceralarının sonuna geldim, seriyi bitirdim. 



Delifişek bir kendini bulma öyküsü. Bir tarafta toplumun sizden bekledikleri ve dayattıkları var. Diğer tarafta ise kendi istekleriniz ve arzularınız var. Ve Zeze bu iki tarafın arasında sıkışıp kalmış durumda. Kısacası büyümenin omuzlarına yüklediği sorumluluklarla yüzleşiyor. Kitap,diğer devam kitaplarına göre daha ince, kısa ama öz bir kitaptı. Zeze 19 yaşlarında ve artık gelecekte ne olması gerektiğine karar vermesi gerekiyor. Bu yaşlardaki çoğu gencin sıkıntısı kendini tanıyıp ne olmak ve ne yapmak istediğine karar vermesidir. Bu sancıları Zeze'de de gözlemliyoruz. Pek çok satırda kendimi bulduğumu söyleyebilirim. Zaman değişiyor ama bazı şeylerin değişmediğini görmek insanı üzüyor. Mesela o dönemde matematik dersinden başarılı olamayan bir öğrencinin coğrafya dersinde başarılı olması kayda değer görülmüyor. İnsanlar yeteri kadar kazanç sağlayamıyor diye sevdiği işi yapamıyor. Bu şekilde örnekleri çoğaltmak mümkün. Keşke herkes sevdiği işi yapabilse, o zaman her şey daha farklı olurdu. 



  Bundan önceki iki kitap boyunca Zeze'nin sevilmeye duyduğu ihtiyacı okumuştuk. Delifişek'te sonunda babası onu anlamaya başlıyor. Sadece birinin başını okşaması bile sevgiye aç bir insanı ne kadar mutlu edebilir? Düşünün. Cevabı bu kitapta. Tek eksik bulduğum nokta kitabın sonuydu. Birkaç sayfa daha olsaydı keşke diye içimden geçirmeden edemedim. Şimdi bunun için yazarın hayatını okumam gerekecek. Kitabın başında kitabı Portekizceden İspanyolcaya çeviren çevirmenin yazısı bulunuyor. Çok güzel bir yazı, sakın okumadan geçmeyin.

  Genel yorumlara baktığımda serinin en zayıf halkası olarak Delifişek gösterilmiş. Hatta yazılmak için yazılmış diyen bile vardı. Ama ben katılmıyorum. Her üç kitapta gayet güzel ve özel. Şeker Portakalı'nın yeri ayrı ama bu diğer kitapların kötü olduğunu göstermez. Kitapları yazarın kendi hayatından izler taşıdığını bilerek okumak, gerçekte de bunları yaşayan birinin olduğunu bilmek daha da etkileyici hale getiriyor. Son olarak Zeze'nin hayatına bir kapı aralamak isterseniz pişman olmazsınız. Kendi benliğinizi bulmanız dileğiyle...

1 yorum:

  1. Ikinci kitabin yeri ayriydi benim için, birinci kitaptan daha çok sevdim. Güneşi Uyandıralım kalp ben. Delifişek'i hep erteledim ama gelmişim 22 yaşına hala doğru bölümde miyim sorusu soran biri olarak, merak ediyorum ya, her denk geldiğimde erteledim, sanırım ikinci kitabı çok sevdiğim için. Ama severim bence üçüncü kitabi da. Sevgiyle.

    YanıtlaSil