“-Unutmaya çalışacağım. Çünkü bağışlamaya inanmıyorum.
+Unutmakla bağışlamak arasında ne fark var?
-Bağışlarken kişi her şeyi unutuyor. Ama yalnızca unutmakla,
pek çok kez insan yeniden anımsamaya başlıyor.”
Şu anda sahip olduğumuz karakterlerimiz çocukluğumuzda oluşuyor. Bu dönemde yaşanan
olaylar insanın hayatı boyunca kalıcı izler bırakabiliyor. Şeker Portakalı ve
devam kitabı Güneşi Uyandıralım bunun çok güzel bir örneği.
Zeze biraz daha büyük artık ama yine aynı sevgiye aç bir
çocuk. Daha zengin bir aileye yetiştirilmesi için verilmiştir. Artık fakir
değil ama kusursuz yetiştirmeye çalışan, kısıtlayan, kurallar koyan bir ailesi
var. Oysa o hala bir çocuk. Mükemmel olmaya zorlanırken keşfetmeye, eğlenmeye
ihtiyaç duyan yanı engelleniyor. Bir kalıba sokmaya çalışılan Zeze, bu durumdan
hiç de memnun değil.
Seninki Zeze, hüzünlü bir güneş. Yağmur yerine gözyaşlarıyla çevrili bir
güneş. Olanca yeteneğini ve gücünü keşfetmemiş bir güneş. Senin tüm anlarını
henüz güzelleştirmemiş bir güneş. Küçük, bir parça da mızmız bir güneş.
Zeze'nin artık konuşabileceği bir Şeker Portakalı ağacı yok.
Bu sefer içinde yaşayan kurbağası Adam ve film yıldızından seçtiği babası
Maurice var. Artık onlarla paylaşıyor içindekileri. Bu bazılarınıza çok saçma
gelebilir. İçinde yaşayan kurbağa mı? Oysaki bunlar sadece bir imge. Taşıdığı
anlamlar çok hoş. Hepimiz zamanında hayali ya da objesel bir şeyi
kişiselleştirmişizdir. Burada da bu görevi kurbağa ve ünlü bir film yıldızını
baba karşılıyor.
Büyükler güneşi uyandırmayı bilmezler. Öyleyse Tanrı'nın
iyiliği, yarın, olur da, güneşi uyandırıverir. Tüm dingin sonsuzluk için
yaptığı gibi.
Zeze benim için çok
özel bir kitap karakteri. Dünyadaki mutsuz, sevgi bekleyen, kalbi temiz
çocukları temsil ediyor. Kitabın dair en sevdiğim özelliği bir çocuğun ağzından
bu kadar güzel yazılması. Bence bu konuda çok başarılı. Yazarın kendi hayatını
yazdığından daha da emin oldum. Biyografisindeki yazan çoğu şeyi kitapta bulmak
mümkün. Vasconcelos, yaşadığı bir şeyi hissederek yazmanın farkını ortaya
koyuyor.
Aslında kimse insanların acıya katlanma gücünü bilemez. Tek
bilen kendi yüreğimizdir. Ve neye yarar?
Başka bir hayatta düğme olarak doğmak istiyorum. Ne düğmesi
okursa. Külot düğmesi bile. İnsan olmaktan ve zavallı gibi acı çekmekten
iyidir.
Çoğu kişi bu kitabın
Şeker Portakalı’ndan daha iyi olmadığını düşünüyor. Bana kalırsa da ilk kitap
daha güzel ama bu tamamen o kitabı içselleştirmemle alakalı. Güneşi
Uyandıralım'ın da Şeker Portakalı'ndan aşağı kalır yanı yok. Haksızlık etmem
istemem. İki kitap da gayet güzel yazılmış. Özellikle içinizdeki çocuğu hala
öldürmemişseniz bu kitap tam size göre. Güneşi uyandırmanız dileğiyle...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder